#KİTAP - Uyuyan Adam
... İşte bu yüzden ağaç senin gözünü kamaştırıyor, seni şaşırtıyor ya da dinlendiriyor; ağaç kabuğunun ve dalların, yaprakların bu su götürmez, kuşkulanılmaz gerçekliği yüzünden.
***
Asla bir ağacın efendisi olmayacaksın. Kendin de bir ağaç olmayı istemekten başka bir şey yapamayacaksın.
***
Yaşam denen bu kazan, bu fırın, bu ızgara, bu milyarlarca uyarı, kışkırtma, tembih, coşkunluk, bu bitmek bilmeyen baskı ortamı, bu sonsuz üretme, ezme, yutma, engelleri aşma, durmadan ve yeniden baştan başlama makinesi, senin değersiz varoluşunun her gününü, her saatini yönetmek isteyen bu yumuşak dehşet.
***
Dünyanın karşısında, kayıtsız kişi ne cahildir ne de düşman. En basitinden, bu “en basitinden ”in bir anlamı olabilirse eğer, istediğin şey bu hareketleri yansız, apaçık, her tür değerden, özelliklede işlevsellikten kurtulmuş çünkü işlevsellik değerlerin en kötüsü, en sinsisi, en tehlikelisidir- aşikar, gerçek, değiştirilemez bir yere bırakmaktır. Okuyorsun, giyiniksin, yiyorsun, uyuyorsun, yürüyorsun demek dışında söylenecek bir şey olmasın; bunlar birer davranış, birer hareket olsun; birer kanıt, birer değiş tokuş aracı değil.
***
Yaşamını bir saat gibi kuruyorsun, sanki kendini kaybetmemenin, tamamen dibe vurmamanın en iyi yolu kendini gülünç işlere vermek, her şeyi önceden kararlaştırmak, hiçbir şeyi rastlantıya bırakmamakmış gibi. Yaşamın, tıpkı bir yumurta gibi dışa kapalı, pürüzsüz, yuvarlak olsun; hareketlerin her şeyi senin adına kararlaştıran, seni sana rağmen koruyan değişmez bir düzen tarafından saptansın.
***
Övgüye değer bir kesinlikle, gideceğin yerleri belirliyorsun. Parc Mont-Souris'den Buttes-Chaumont'a, Savunma Sarayi'ndan Savaş Bakanlığı'na, Eyfel Kulesi'nden Yeraltı Mezarları'na, Paris'i sokak sokak keşfe çıkıyorsun. Her gün, aynı saatte ayni yemeği yiyorsun. Garları, müzeleri geziyorsun.
Yorumlar
Yorum Gönder